top of page

Tarihe Geçen Savunmalar


Ömür Uzel, Karakarga Yayınları’ndan çıkan “Tarihe Geçen Savunmalar” adlı kitabı ile ilgili sorularımızı yanıtladı.



Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Böyle bir kitap yazma fikri nasıl gelişti?

Tarih, gerçekten tekerrür ediyor. Çağlar boyunca insanların kendisini savunmak durumunda kaldığı birçok davaya tanıklık ettik. Her çağın savunması, o çağın suçlamasına göre kendini güncelliyor sadece.


Fidel Castro’nun savunmasını okudum bir gün. Savunmasında şöyle diyordu “Beni susturmak için komplolar kuracak, fakat sesimi kesemeyecekler. O ses, kendimi en yalnız hissettiğim zamanlarda bile, kalbimin sağladığı ateşle, göğsümden yükselecek. Duygusuz korkaklar görmezden gelse bile… Suçlayın beni, fark etmez. Tarih beni beraat ettirecektir.”


Bu muazzam cümlenin özeti şuydu; iyi yapılmış bir savunma, en etkili kazanma yoludur. Ama bugün, ama yarın! İşte o gün, tarihe damga vurmuş diğer muazzam cümleleri bulmaya ve onları bir araya getirmeye karar verdim.


Kitabınızda ülkemizden ve dünyadan örneklerle tarihe adını yazdırmış savunmaları derlediniz. Bu savunmaları bu denli önemli kılan ortak özellikler neler?

Onlar, hayatı mücadele ile geçmiş insanlar. Hepsinin bu kitapta yer almasını sağlayan tek ortak nokta, tarihi önem taşıyan olaylar olması. Bunun dışında bazılarını kendi içinde yine ortak bir noktada toplayabiliriz ama hepsini değil. Mesela kitapta yer alan bazı savunmaları şöyle bir noktada toplayabiliriz: Onlar kendi cebi için uğraşmamış. Kendi geleceği için uğraşmamış. Senin, benim geleceğim için uğraşmış. Daha iyi bir toplumu savunuyorlar. Toplumsal bir düzen talepleri var. Haksızlığa karşı direnmiş, özgürlük ve onur mücadelesi vermiş insanlar. Üstelik mücadeleleri tüm insanlık üzerinde etkili olmuş. O sözler, o yargılama sahneleri mahkeme salonlarında kalmamış. O duvarları aşmış, zamanının ötesine geçmiş. Bir başka ortak nokta; bu insanlar devletlerin, rejimlerin suçlamaları karşısında yalnız kalmışlar, tek başlarınalar ama geri adım atmamışlar. Cesaretleriyle birlikte o mahkeme salonlarından seslerini dünyaya duyurmayı başarmışlar. Onlar göremediler belki ama esas hükmü zamanın verdiği savunmalar bunlar.


Savunma hakkı insanlık tarihi boyunca temel haklardan biri olagelmiştir. Kitapta bir araya getirdiğiniz savunmaların ortak özelliklerinden biri de kendilerini yargılayanları toplum ve tarih önünde yargılar hale gelmeleri… Bu savunmaların insanlık tarihine katkıları nedir sizce?

Baktığınız zaman bu insanlar tarihi sorumluluk almışlar. Savunma sırasında rolleri değiştirmişler. Bu nedenle en başta insanlık tarihine cesaretlerini yazmışlar. Bugün cesur olanların akılda kaldığını, diğerlerinin unutulduğunu görüyoruz. “Varlığınızı sürdürebilmek için özgürlüğün, onurun, adaletin peşini bırakmayın” mesajı vermişler. Bunlar insanlık için kıymetli şeyler. Mesela kitapta yer alan Aziz Nesin’in savunması çok etkili savunmalardan biridir. Şöyle der Aziz Nesin; “Savunmam salt mahkeme ve savcı için değildir. Asıl okuması gerekip, yararlanacakların okumasını dilerim!” Bu çok büyük bir katkı değil midir insanlığa?


Kitap hala hukuk fakültelerinde ders olarak okutulan Sokrates’in savunmasıyla başlıyor. Sokrates’in savunmasının en önemli özellikleri nelerdir?

Sokrates, felsefe dünyasının temelidir. Sorgulama, eleştirme, otoriteye karşı çıkma Sokrates’le var olmuştur. Bu açıdan Sokrates’in kendisi de savunması da oldukça önemlidir. Hem felsefe tarihi için hem de hukuk tarihi için çok önemlidir. Sokrates’in suçu, devletin tanrılarını reddetmesi, yeni tanrılar icat etmesi, gençleri yanlış bilgilerle yoldan çıkarması üzerine kuruludur. Ancak Sokrates, bu suçlamaları reddeder; temelsiz ve anlamsız görür. Bu nedenle savunmasını “diyalektik” olarak bildiğimiz bir yöntemle yapar. Yani sorular sorup, cevapları sınar. Sorgulama yoluyla çözümü, karşısındakine buldurur. Savunmasını bir tartışma sanatına dönüştürür. İroniktir. Karşıtlıkları kullanarak, bir akıl yürütme biçimi ile yapar savunmasını. Ayrıca Sokrates’in savunması özgürlük, doğruluk, bilmediğini bilmenin erdemi, sorgulayarak yaşama üzerine yapılmış dünya üzerinde bilinen ilk savunmadır. Bu nedenle çok çok önemlidir.


Kitaptaki Georgi Dimitrov örneği de yargılayan ve yargılanan rollerinin değişimiyle ilgili çok özel bir örnek. Kısaca anlatır mısınız bu savunmanın önemini?

Dimitrov’un yaptığı “Leipzig Savunması” yer alıyor kitapta. Alman parlamentosunun toplandığı Reichstag binasında çıkan yangında Georgi Dimitrov, yangından sorumlu tutulan komünistler arasındadır. Bu nedenle mahkemeye çıkar. Mahkemeye İçişleri Bakanı Göring, tanık olarak geldiğinde elinde Dimitrov’u suçlayacak hiçbir kanıt, belge yoktur. Dimitrov, suçlamalardaki tutarsızlıkları ortaya çıkarır ve sorgunun ilerleyen saatlerine gelindiğinde, sizin de söylediğiniz gibi rolleri değiştirir.


Dimitrov, bu davada, kişiliğini ve ideolojisini sonuna kadar savunan bir komünisttir. Dava sırasında faşistlerin gösterdiği tanıkları, can alıcı sorularla köşeye sıkıştırması ve zekâsıyla onları komik duruma düşürmesi bakımından da ilginç bir savunma örneğidir. Dimitrov’un savunmasına genel olarak baktığımızda şu sonuca varmak mümkün; son derecede güncel, öğretici, somut dersler içeren çok önemli bir savunma bu. Üstelik de Faşizm ile sosyalizmin nasıl savaştığını, 1930’larda demokrasinin nasıl algılandığını anlatması bakımından da çok önemli olduğunu söyleyebilirim.


Kitapta Türkiye’den örnekler arasında Deniz Gezmiş de var, Adnan Menderes de… Burada bir çelişki yok mu sizce? Bir tarafta yaptıkları yüzünden yargılananlar var diğer taraftakiler ise fikirleri, mücadeleleri yüzünden yargılanıyor.

Hayır. Bir çelişki söz konusu değil; çünkü bu kitabın amacı aynı ortak ideolojilerdeki savunmaları bir araya getirmek, taraflı analizler yapmak değil. Deniz Gezmiş’e de Adnan Menderes’e de baktığınızda ideolojileri, suçları tamamen birbirinden farklı. Hatta birbirine zıt olsa da “Tarihi bir önem” görürsünüz. Bu kitabın amacı da işte bu; tarihe damga vurmuş önemli olayların, kişilerin savunmalarına yer vermek. Bu kitapta Hitler’in savunması da yer alabilirdi.


Bu kitapla ilgili araştırmalarınız sırasında kitaba eklemeyi düşündüğünüz başka savunma örnekleri de var mıydı?

Çok vardı. Ancak bir sınırlama getirmek gerekiyordu. Rosenbergler Davası, Calas Davası gibi tarihe geçen birçok dava var. Yakın tarihte de Ahmet Şık’ın muhteşem bir savunma örneğini gördük. Bütün bunları tek bir kitapta toplamak elbette mümkün değil. Ayrıca savunma sayısı arttıkça, savunmalardan fedakârlık etmek gerekiyordu. Can alıcı noktaları kısaltmayı tercih etmedim açıkçası. Bu nedenle 15 savunmayla sınırlı tutmak gerekti.


kitapeki.com

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page